Liste #1: Türkçe Filmlerdeki En Güzel Şarkılı Türkülü Sahneler

Dün aklıma esti, ama nereden esti bilmiyorum, Balkanlar’dan da esmiş olabilir, zaten oradan gelmeyen yok değil mi Cenk Abi, dedim şunları bir toparlasak ya. Ne kadar güzel sahneler çekmiş yönetmenlerimiz. Ki işleri bu aslında.

Neyse tıraşı keseyim, berber çırağına bağladım yine.

Gönül Yarası:

Efsane bir sahne. O değil de. Dünya’nın burada asıl ağladığı, gerçekleşmeyecek hayalleri, ümit edilemeyecek umutları. Fazla hüzünlü, öyle böyle değil. Ayrıca içindeki siyaset de cabası. Yavuz Turgul, sen çok başkasın.

Her Şey Çok Güzel Olacak:

Yakın dönem Türk sinemasının yüzaklarından birisi olan bu naif filmi izlemeyeniniz varsa hâlâ, çok ayıp evet. Tam olarak filmin sahnesini bulamadım ama bu da idare eder. Mazhar Alanson sayesinde mazhar oluyoruz.

Pazar: Bir Ticaret Masalı:

Tamam, bu filmi bilmiyorsanız o kadar bir şey diyemem, gizli kalmış başyapıtlardan birisidir. Ama tez zamanda izleyip kapitalizm, mülkiyetçilik, pazar ekonomisi vesaire gibi şeyleri mikro alanda bir gözatabilirsiniz. Genco Erkal ve Tayanç Ayaydın‘ın muhteşem oyunculukları da cabası. Ve tabii Dario Moreno.

Arkadaşım Şeytan:

Biraz gerilere gidelim, Atıf Yılmaz‘ın az bilinen en güzel filmlerinin olduğu döneme. Karşımıza yine Mazhar Alanson çıkıyor, ilginç değil mi. Bu filmi de izleyin, derim. Şarkı da güzeldir.

Mavi Boncuk:

Bir efsaneyle daha karşı karşıya olduğumuz için susuyorum.

Polis:

Onur Ünlü‘yü artık bilmeyeniniz yoktur. Ben de hiç bilmezken Polis‘i, sağolsun bir canım arkadaşımın ısrarlı ısrarları sonucu sinemada izlemiştim. Türk sineması adına cesur bir iş. Kesin.

Arabesk:

Yine biraz gerilere dönelim ve her izleyişimizde eğlendiğimiz bir filme bakalım. Efsane bir kadro olsun, şarkıları da Aysel Gürel yapmış olsun. Mesela.

Muhsin Bey:

Bu filmi böyle üç-beş cümlede anlatmak namümkün olduğu için, denemiyorum bile. Yine Yavuz Turgul, yine bir kaybedenin öyküsü. (Anlattım lan biraz.)

Neredesin Firuze:

Şüphesiz ki çok başarılı bir film değildi bu. Lâkin şu sahne, her izleyişte yüzü gülümseten, Haluk Bilginer‘i bir daha sevdirendir. (Orhan Gencebay‘a da selam ederim.)

Mavi Boncuk:

Evet, yine, ve finalde. Nasıl bir film bu tanrım. Nasıl bir ekip, nasıl, nasıl. Şu sahnedeki hüzne ve sevince bak, aynı anda.

Bunlar da cabası:

Esgeçemeyeceğim başka güzellikler; sırasıyla şöyle: Duvara Karşı, Tosun Paşa, Salkım Hanım’ın Taneleri, Darıldın mı Cicim Bana, Baba Bizi Eversene, Dönüş.

Sanıyorum tam bir “pazar günü girdisi” oldu. Yazı diyemiyorum, yazıdan çok müzik var zira, ki amaçladığımız da buydu. ♣