İki tane kek var, iki farklı kişinin yaptığı.
Bir tanesi muhteşem. Kusursuz. Tadı damakta kalıyor, yiyenler bir kere daha istiyor. Ama en çok, yemeyip de yanında yatan var.
Diğeri ise sıradan. Hatta kötü. Tam pişmemiş, şekeri az, ağızda dağılmıyor, mideye oturuyor. Kötü işte, olmamış.
Lâkin; bu kekleri yapan iki kişi de birer anne. Siz net bir biçimde birisinin iyi birisinin kötü olduğunu söyleyebiliyorsunuz. İyi olan keki yapan annenin evladı, keke bayılıyor haliyle. Fakat, kötü olan keki yapan annenin evladı da bayılıyor, kötü olan keke.
Eee?
İşte böyle şeyler düşünüyorum mütemadiyen. ♣
Her annenin pişirdiği, evladına güzeldir çünkü. :)
Tamam, o zaten aşikâr, ama ortadaki paradoks ne olacak? Kötü keki yiyen evlat, iyi keki yediğinde ne hissedecek? Daha sonra tekrar kötüyü yediğinde bir şey değişmeyecek mi? Bunlar düşündürücü sorular hep.
KKYE belki bayılmış gibi yapıyordur, annesi kırılmasın diye. Veya henüz iyi keki yememiştir.
Amaan kafamı karıştırdın bak.
Yaa, gördün mü bak. Kendimi boş işler bakanlığına müsteşar olarak atıyorum.
Ben de terfi ettiriyorum.
Yuppi.
Demek ki öyle bir şey yok mu? Anne yemeği efsanesi tarih oluyor..
Yoo yoo, “anne yemeği efsanesi” yok olmasın! Diğerlerini istisna sayalım. Lütfen..
Yok yok istese de yok olmaz zaten!